Birine
hayır yapmanın vicdani ya da toplumsal ya da her ikisini de kapsayan bir
faydası var. İçinde bulunduğumuz ay nedeniyle çeşitli yardımlaşma ve dayanışma
faaliyetlerinin de daha fazla ön plana çıktığı bir zamandayız. Peki ama yardım
edilenin sergilenmesi ne kadar ahlaki? Bu yazı bu sorudan yola çıkarak ne
yapılabilir’e dikkat çekmeye çalışıyor.
Yukarıdaki
soruyu hepimiz çeşitli vesilelerle düşünmüşüzdür belki. Benim aklımda bir
süredir takılıp kalmasını sağlayan ise bir köy okuluna yapılan destek
kampanyasına ilişkin sosyal medya paylaşımı. Büyük bir iyi niyetle çocukların
ihtiyaç duydukları şeyler seçilmiş, alınmış ya da paylaşılmış ve sonuçta
toplanan ihtiyaçlar okula götürülmüş ve çocuklarla paylaşılmış. Aldıkları
hediyeler karşısında çocuklar kuşkusuz çok mutlu olmuşlardır, çok
sevinmişlerdir. Hikaye sadece burada bitmiş olsaydı da çocukların mutluluğunu
anlayabilmemiz çok güç olmazdı. Ancak hikaye burada tamamlanmamış. Elbette
günümüzün şiarı haline gelmiş olan “fotoğrafı yoksa olmamıştır” cümlesi
yönlendiriciliğini yapmış. Hadi buna da tamam diyelim, belgelemek için ya da
sadece size kalacak bir anı için yapabilirsiniz elbet. Sorun fotoğraf çekmekte
değil. Sosyal medya hesabında çocukların her birinin yüzü netlikle
seçilebilecek şekilde fotoğrafları yer alıyor. Yardım eden ve yardım alanın
birbirini bilmemesi gerekliliğine hala inananlar için konuyu açıklayabilmek çok
güç. Her yapılanın başkasına gösterilmesi gerektiğini düşünenlere de konuyu
açıklayabilmek aynı oranda zor.
Mahremiyete değer
vermeli
Yardım
eden ve yardım alan arasında olanın mahremiyeti her daim önemli ama söz konusu
çocuk olduğunda ise bu daha önemli hale geliyor. Yetişkinler bu tür yardımlar
alırken kameralardan kaçmaya, bazen yüzünü kapatmaya çalışarak kendini görünmez
hale getirebiliyor. Konudan bir miktar saparak şunu da belirtmek gerekiyor ki,
yüzü gizlemek utanılacak bir şey yapıldığında ortaya çıkan bir davranış biçimi,
oysa yardımı alan kişinin utanması gereken bir şey yok. Yüzünü örtmesi gereken
kim? Sorusu da bir ek olarak burada kalsın.
Çocuklar
kendilerine gösterilen ilgiden memnun oluyor olsalar gerek. Bir etkinlik
düzenleniyor, o etkinliğin öznesi onlar haline geliyor, çeşitli hediyeler
veriliyor ve mutlu oluyorlar. O sırada gördükleri objektiflere sevecenlikle ve
mutlulukla gülümsüyorlar. Onların o fotoğrafların neden çekildiği, nerede
kullanılacağı, ileride karşısına çıkıp çıkmayacağı gibi bir soruyu kendisine
sormayacağı aşikar, böyle bir beklentimiz de yok elbette. Çünkü o çocuk. Bu
soruyu sorması gerekenler yine başkaları.
Etik kodlar
belirlenmeli
Çocuğun
fotoğraflarda kullanılması ve bunun özellikle sosyal medya üzerinden
paylaşılması yani yıllar sonraya bile iz bırakması yardım yapan
organizasyonların gündemine alması gereken konulardan biri. Yardım alan kişinin kimliğinin açık olarak
tanınabileceği görsellerden uzak durarak farklı kadrajlar yakalayabilmek
elbette mümkün ancak daha uğraş gerektiriyor. Fakat genelde tüm yardım
alanların özelde ise çocukların mahremiyeti bu uğraşa değer. Yardım
organizasyonlarının kendi faaliyetlerini görünür kılmak için yardım ettikleri
kişileri teşhir etme haklarının olmadığının ayırdına varması gerekiyor.
Sorun
genelde yardım alanların kimliğinin görünür şekilde temsil edilmesi. Ancak söz
edildiği gibi konu çocuk olduğu zaman hem kendisinin bilinçli bir karar verişe
sahip olmaması hem de ileriki zamanlar içinde unutmayan bir belleğe sahip olan
internette fotoğraflarının yer alması çocuğun mahremiyetine de zarar verici
olarak düşünülmeli. Bu nedenle yardım organizasyonlarının kendilerine konuya ilişkin
bazı etik kodlar belirlemesi gerekiyor gibi.
* Bu yazı 09.05.2019'da sivilsayfalar.org adresinde yayınlanmıştır. http://www.sivilsayfalar.org/2019/05/09/yardim-eden-yardim-alani-sergileme-hakkina-mi-sahip/