Çankaya Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan Ceren Damar bir öğrencisi tarafından
öldürüldü. Günlerdir haberlerde okuduğumuz bir cümle bu. Henüz araştırma
görevlisi, akademide uzun bir yol vardı önünde ve geçmiş zamanlı bir cümle kurmak
ne zor gencecik bir kadın için. Upuzun bir hayat olacaktı önünde,
sınav kaygıları olacaktı, uykusuz geceleri olacaktı makale yazma uğraşında
olduğu. Bir vicdansız aldı aramızdan falan demeyeceğim, iş o kadar basit değil
çünkü, çok yönlü.
Bir hukuk öğrencisi Damar’ı
öldüren, fakültesinin bir nebze önemi var elbet ama en başta bir üniversite
öğrencisi. Toplumun çoğunluğundan eğitim, entelektüel birikim, insana bakış
olarak farklı bir noktada durmasını beklediğimiz bir birikime sahip olduğunu
varsaydığımız bir üniversite öğrencisi cana kasteden. “Geçmem için kopya çekmem
gerekiyordu” diye kendini savunmaya çalışan biri. Yanlış burada başlıyor. Çünkü
nasıl bir “özgüven” ile yetişiyorsa bu çocuklar, başarı için her yolu mübah
görebiliyor. Başarısı, suç olan bir şeye bağlı ise eğer hatayı kendinde değil,
onu görmezden gelmeyende arıyor. Bu haklılık paranoyasını ilk kez duymuyoruz
ama bir cana mal oluşuyla sanırım ilk kez karşılaşıyoruz. Sınav sırasında
uyarıldığında kendi haklı, uyaran haksız gibi laf söyleyeni ile ilk kez
karşılaşmıyoruz. Bu ahlaki yoksunluğun sadece bu çocukların kendileri ile
ilgili olmadığını da bir yere yazmak gerekiyor. Şu an üzüntülerini dile getiren
akademi camiasının içinde bir başka hocayı arayan ve “hocam, görmezden gel”, “hocam
geçiriversen” diyen hocaların olduğunu öğrencilik zamanımızdan beri biliyoruz. Bu
cinayette hepsinin parmağı var demeye dil varmıyor… Birileri nasılsa ardımı
toplar diye düşünüyorsa çocuklar fütusuzca davranıyor.
Bir diğer yan ise Ceren Damar,
başka bir hocanın sınavının düzenini korumak için olmuş canından. Gözetmenlik yaptığınız
sınavın düzeni size emanettir. Bir hoca diğer meslektaşına güvenerek o sınavı
teslim eder. Sözlü olarak söylenmesine gerek yok bunun, sınavda gözetmen olmak
bu demek. Yani birinin size verdiği emanete sahip çıkmaya çalışmaktır aslında
sınavın düzenli geçmesini sağlamak, diğer yandan diğer öğrencilerin hakkını
gözetmektir. Farklı nedenlerle sınava çalışamamış öğrenci mutlaka vardır o
sınavda ama gözünü ne başkasının kağıdana diker, ne de kopya için herhangi bir
adım atar. İşte o çocuğun hakkını gözetmek de gözetmenin işi olur o noktada. Ceren
Damar tüm bunları gözettiği için yaşamıştır bunu o halde. Birinin görmezden
gelinmesi aynı dersin sınavına giren diğer çocukların hakkına kastetmektir
çünkü. “Ne var yani birini görmezden gelse” meselesi değildir bu nedenle.
Bir diğer taraf ise kadın olmakla
ilgili. Ceren Damar cinayeti bir kadın cinayetidir, politiktir. Neresi politik
denebilir, şöyle açıklayalım: Bir çok alanda kadın olarak çalışmanın belirli
zorlukları akademide de mevcuttur. “Kadına uygun meslek” damgası ile
damgalanmış olan çalışma alanlarından biridir akademide olmak. Her ne demekse “kadına
uygun meslek”. Akademiyi sadece derse girip çıkmak olarak düşünen zihniyetin
yaftasıdır bu. Oysa asla işi işte bitmeyen bir meslek akademisyen olmak,
gerçekten seven için işten öte hayat tarzıdır zaten. Ataerkil sistemin
üniversitelerde de kök salmış olan yapısını görmek gerek. Erkek öğrenci de
kadın öğrenci de kadın akademisyene erkek akademisyene davrandığından farklı
davranabilir, elbette hepsi için geçerli değildir ama hiç de azımsanmayacak bir
ihtimaldir. Daha kolay sindirebileceğini düşünebilir, çünkü toplumsal algıdan
kopuk değildir onun düşüncesi de. Öğrenciden daha ziyade akademideki diğer
meslektaşların düşünceleri daha rahatsız edici olabilir. Hiçbir erkek hocanın
özel hayatı ile ilgili yorum duymadım şimdiye kadar, oysa kadınlarla ilgili
olarak ne kadar fazlasını duydum. Evli olmaması, çocuğunun olmaması gibi türlü
şeyler. Biraz asabi ise evli olmamasına bağlanır, öğrencileriyle ilgileniyorsa “çocuğu
yok ya”dır.
Üniversitedeki ataerkil sistem
sadece akademisyen kadını değil, öğrenci olan kadını da dışlar. Herhangi bir
taciz suçlamasında “Allah bilir öğrenci ne yapmıştır”ı duyarsınız ya da “Yazık
adamın ailesi var”ı. Kadının yok mudur, kadın öğrencinin yok mudur, incinmemiş
midir o? Kim kimi koruyordur? Kim kimi ne için koruyordur? Ahlak nutukları
atanlar için turnusol kağıdıdır bu.
Sonuç… Sonuç genç bir kadının
ölümü, öldürülüşü. Öldürenin hukuk öğrencisinin oluşu önemli mi? Evet. Adalet
anlayışının nasıl değiştiği konusunda önemli. Hakkın, yasanın, kuralın nasıl
anlaşıldığı konusunda önemli.